Yarı yola kadar araba ille geldik ama daha fazla
gitmenin bir anlamı yoktu, geri kalan kısmı yürüyerek
gidelim dedik.Bu yemyeşil doğanın içinde duyulan
tek ses arı vızıltıları,çiçeklerle kaplı ağaçlar arılarla
kaynıyordu.Bir tepeye geldiğimizde Mersincik göründü,
sahil boyunca ovada her yer zeytin ağaçlarıyla kaplı.
Ahmet bey buranın hikayesini anlattı ,bir ara tam
anlamıyla öğrendiğimde yazarım.Yıllar önce Datça
dışından birisi dönümlerce büyük bu araziyi alıp
her yeri zeytin ağaçlarıyla donatmış,birisi onun
yerine ilgileniyor.İlginç olan denizin dibinden çıkan
suyu da tatlı imiş.Biz oradan geriye döndük daha
bayağı bir yol vardı ama bir daha sefere yürüyerek
oraya giderim inşallah.Aşağıda kulübemsi bir ev var,
fazla ilginç gelmedi,zaman da ilerlemişti.Yolların
bozukluğuna gelince inşallah böyle kalır buralara
yollar açıldıkça son hızla tahrip ediliyor.Bu arada
Mersinciğin fotoğrafını çekmemişim ama video gö-
rüntülerini hazırladığımda bu güzellikleri daha iyi
anlatmış olacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder